İmkanlar, her anlamda çok daha kısıtlıydı, okulun şimdiki eğitim düzeyini, yakinen bilemiyorum, ancak bizim dönemde Alman Lisesi Türkiye'nin en iyi ilk 3 lisesinden biriydi ve orada okumak bir ayrıcalıktı.
Sosyal ilişkiler konusunda daha aktif olmaya gayret ederdim. Bu konu, Alman Lisesi'nde kendi gayretiniz olmadan yol alamayacağınız bir unsurdu o zaman.
Alman Lisesi'ni ayıran özelliklerin başında, sistematik kurgunun düzgün işletilmesi gelir bence, herhangi bir Alman ürününü satın aldığınızda, hiçbir sorunla karşılaşmadan yıllarca kullanacağınıza nasıl güveniyorsanız, Alman Lisesi'ne başlayan bir öğrencinin de kurallara uyduğu süre zarfında, kalıptan çıkmış bir ürün mükemmelliğinde eğitilmiş ve bilgiyle yüklenmiş olacağından şüpheniz olmasın.
Alman Liselilik ruhunun olduğunu pek düşünmüyorum. Bence, okulumuzun en zayıf yönü, insan ilişkilerine ve sosyalleşmeye gereken önemin (en azından bizim dönemimizde) verilmiyor olmasıydı diyebilirim. Bu konuda neler yapılabilinir sorusunun cevabı, psikoloji ve sosyoloji uzmanlarının alanına girer sanıyorum.
Sorunuza şöyle cevap vereyim; gözlemlerim bana başarılı olmak için çalışmanın yanı sıra, vizyoner olmanın, disiplinli, dürüst ve azimli olmanın şart olduğunu öğretti.
Alman Lisesi'nde iyi bir eğitim aldıktan sonra yapmaktan zevk alacakları mesleğin ne olduğuna inanıyorlarsa onu okusunlar. Tabiri caizse, mahalle baskısı ile meslek seçimi yapmasınlar. Sektörel olarak benim öngörüm bilişim, yenilenebilir enerji, biyoteknoloji, tarım-gıda ve teknoloji ile ilgili konularda kendilerini yetiştirmeleri, iş bulma konusunda rekabetçi olmalarına yardımcı olacaktır kanısındayım.