Alman Lisesi'ne giriş hikâyeniz nedir?
Kolej sınavlarına girdiğim yılda her okul kendi bünyesinde giriş sınavı yapıyordu. Annem İngilizce tedrisatlı okullara başvuruda bulunup para yatırdı. Ben bir gün Semra Kaya isimli arkadaşımın evine gittiğimde masa üzerindeki gazete Alman Lisesinin sınav ilanını gördüm Mahallede Erkan isimli bir arkadaşım var. Annesi Alman. Ona da Almanca konuşuyor diye çok imreniyorum. İlanı görünce çok sevindim. Ancak son başvuru günüymüş. Hemen babama telefon edip olur aldım. Annemle son dakika gidip sınava giriş kaydımızı yaptırdık. Tesadüf o yıl bütün okulların sınavı aynı güne alındı. Ben Alman Lisesini tercih ettim. Diğer okullara yatırdığımız başvuru paraları yandı. Demek ki o zaman da Milli Eğitimde son dakika kararları alınıyordu. Sınava 600 kişi katılmıştı. O gün için çok büyük bir kalabalık bahçede toplanmıştık. 55 kız, 55 erkek öğrenci alınıyordu. Sınavda öğretmen Almanca kelimeler telaffuz edip, duyduğumuzu yazmamız istenmişti. Hiç unutmuyorum.
Unutamadığınız öğretmen kimdir?
Beni en çok etkileyen Frau Dr. Kochs olmuştur. Hatta Öğretmenlik yaşantımda da özellikle ilk yıllar bir durum karşısında, Frau Dr. Kochs olsaydı bu durumda ne yapardı diye hep düşünmüşümdür. Bilgili, kültürlü, disiplinli bir öğretmendi. Giyimine dikkat eder, her davranışı ile bana rol model olmuş, ışık tutmuştur. Essen de yaşıyordu. Yakın bir tarihte vefatını duydum. Allah gani gani rahmet eylesin!
Alman Lisesi'nde ders dışı faaliyetleriniz nelerdi?
Konservatuarın piyano bölümüne devam ediyordum. Okuldan çıkınca haftada iki gün Konservatuara ve de özel piyano derslerine gidiyordum. Ayda bir Tepebaşındaki Komedi Tiyatrosunda konserlerimiz olurdu. Ayrıca Konservatuarın Hulusi Öktem yönetimindeki korosundaydım. Orta Okuldayken okulun voleybol takımındaydım. Bizim zamanımızda pen-firendlik vardı. Almanya ile mektuplaşmayı çok severdim.
Sizin öğrencilik yıllarınızda dönemin koşulları nasıldı? Ülkenin ve okulun şartlarını şimdiyle nasıl kıyaslarsınız?
Bizim zamanımızda terbiye, saygı, öğretmenlere koşulsuz itaat vardı. İnsanlar birbirlerine güvenirlerdi. Okula ilk girdiğimiz yıllar cumartesi günleri de yarım gün okul vardı. Formamız vardı. Şapka takmak zorunluydu. Kimse takmak istemezdi. Takmayı unutunca ceza alınırdı. Ceza şuydu : 'Ich werde meine Mütze nie wieder vergessen.' Sayfalarla yazardık. Savaştan çıkalı daha kısa bir zaman olmuştu. Öğretmenlerimizin hepsi o günleri yaşamışlardı. Bizlere anlattıklarının hepsi ders mahiyetindeydi. Benim okuduğum zamanla şimdiki durum arasında bir çağ farkı var. Artık her şey yozlaştı. İnsanlar çoğaldı. Kimsenin kimseye güveni kalmadı. Eski ile şimdiki zamanı kıyaslamak artık hemen hemen imkansız oldu. Makas çok açıldı.
Alman Lisesi'ndeki öğrencilik yıllarınıza dair unutamadığınız, yıllar geçse de hatırlayıp, yâd ettiğiniz (olay, anı, kişi vb.) neler var?
Okulumuzun orkestrasıyla İTÜ'de deneme yayınına başlayan Türkiye'nin ilk televizyonunda konser vermiştik . Haydn'ın Kinder Sinfonie'sini yorumladık Ben vurmalı çalgıları çalmıştım ilk olarak orda Triangel çaldım . Çok keyif almıştım. Teutonia piyano konserlerini hiç unutmam Salon fazla ısınmaz ellerimi nasıl ısıtacağımı şaşırırdım. 19 Mayıs'larda Ada gezilerimiz olurdu. Onlarda unutulmaz anlardı. Yıl sonunda Sportfestler de çok keyifli geçer, çok eğlenirdik. 1957 Yılında Almanya Cumhurbaşkanı Theodor Heuss Türkiye ye gelmişti. Biz öğrencileri Şişhaneye götürüp kaldırıma dizmişlerdi Daha sonra okulumuzu da ziyaret etmişti. Heyecan verici bir olay yaşamıştık
Alman Lisesi'nde sonra öğreniminize nasıl devam ettiniz?
? İstanbul Üni. Alman Filolojisi' nden mezun oldum. Üniversite yıllarımda DAAD bursu ile fakültem beni ve Nilüfer Gökberk'i Almanya'ya yolladı. Ben Hamburg Pedagogische Hochschule'ye gittim. 1970 Yılında München Goethe Institut Oberstufe de sınava girip başarı ile bitirdim. Devlet Lisan Sınavını iyi derece ile kazandım. Ayrıca Almanya'da Münih ve Freiburg a Milli Eğitim tarafından gönderilerek öğretmenler için açılan yaz kurslarına katıldım. Avusturya'nın tüm eyaletlerini kapsayan, bir ay süreli bir eğitim araştırması yaparak Milli Eğitim Bakanlığına sundum, değerlendirmemi toplantılarda anlattım.
Alman Lisesi'ni Alman Lisesi yapan olgular nedir?
Okulumuzu diğerlerinden ayıran özellikleri nasıl tanımlarsınız? Bence önce disiplini. Okula on dakika geç kaldık mı kapılar kapanır, içeri giremezdik. 'a' veya 'o' harfinin üzerini biraz açık bıraksak veya tümcenin sonuna nokta koymasak bir notumuz giderdi. Tabii notlar 10 üzerindendi. Sıkı bir disiplin yaşadık. Öyle eğitildik. Bunun da çok yararını gördük.
Beşiktaş Serencebey'den birlikte okula gidişlerimizi hatırlıyor musun?
Elbette sabah beraber yola çıkar, tramvaya binip Karaköy'e gider, oradan Tünel ile okula varırdık. Tünele binmek büyük keyif idi. En arka vagonun cam kenarına oturunca bütün tünelin içi görülürdü. Dönüşlerde zaman zaman, diğer arkadaşlarla beraber olalım diye, 60 nolu otobüse biner, Maçka'da inip eve yürürdük. Çok güzel günlerdi! Şimdilerde insanlar çocuklarını iki adım ötedeki okula servislerle yolluyor
Esen, sen aynı zamanda Konservatuara devam ediyordun. Okulumuzun o zamanki müzik dersleri hakkında düşüncelerin nedir?
Bence gayet iyiydi. Müzik için ayrı bir dersliğin olması bile müziğe ne derece önem verildiğinin bir göstergesiydi. Aula'da bir orkestrada bulunması gereken enstrümanların birçoğu bulunmaktaydı. Öğretmenimiz Herr Wahl bunları bize bizzat çalarak gösterir, bizlerinde aletleri yakinen tanıma fırsatımız oluyordu. Olağanüstü çok Volkslied öğrendik. Şarkılar Almancayı öğrendiğimiz ilk yıllar bize çok yardımcı oldu. Kalıplar melodi yardımıyla daha iyi oturuyor. Okulumuzun orkestrası ve korosu vardı. Zaman zaman Teutonia'da konserlerimiz olurdu. Bence müzik dersleri çok iyi durumdaydı.
Bir de Alman Lisesinde ayrı şubelerde olmakla beraber spor derslerini berber yapardık. Turnhalle mizi, bahçeyi hatırlıyor musun?
Evet, Beden Eğitimi derslerinde hepimizin giydiği siyah bol şortlarımız vardı. Yukarıya teras katına çıkar jimnastik yapardık. Bazı öğretmenler binada kalıyorlardı. Zaman zaman orda çamaşır da kuruturlardı. O aklımda kalmış. Aşağıdaki Turnhalle de direklere tırmanırdık. Yer jimnastiği yapılırdı. Denge çubuğu üstünde yürümeye çalışırdık. Baharlarda bahçede giriş kapısının yanındaki kumda uzun atlama, okulun önünde koşular yapılırdı. Teneffüslerde kızlar bahçesindeki basket potalarının direklerine uzaktan atlar döne döne aşağıya kayardık. O büyük eğlenceydi. Kızlar tuvaletinin önündeki kalorifer borularına da merdivenlerden sıçrayarak asılır, sallanırdık. Ben çok severdim. Şimdiki çocuklar da aynı şeyleri yapıyorlar mı bilmem.