DER, DIE, DAS

s

Prof. Dr.

02 Şubat 1943 İstanbul

Alman Lisesi öğrenim yıllarınız:

1954-1962

Alman Lisesi sonrası eğitiminiz:

Almanya Bonn Üniversitesi, Alman Dili ve Ed. Bölümü ve Psikoloji

Mesleğiniz:

Öğretim Üyesi

Halen çalıştığınız yer / Bulunduğunuz pozisyon:

Emekli

Meslek dışı çalışmalarınız:

Alman Lisesi öğrencilerine Abitura hazırlama dersi, Alkev Mütevellisi

Eserleriniz:

Makaleleri

"Lyrik im Unterricht, -Unterrichtsvorschlaege" Türkiye Almanca Öğretmenleri Derneği Yayınları, Istanbul 1989

"Die zwei Komponenten des Tageliedes - Raum und Zeit" Alman Kültür Merkezi, 1988

"Mittelalterliche Motive in der Türkischen Literatur der Gegenwart" 1988

"Goethe'nin Faust'a Yansıyan Kişiliği İletişim Bilimleri Dergisi, Eskişehir 1990

Türk ve Alman Destanlarında Kadın Kişilikleri, Kurgu Dergisi Eskişehir 1999

"Das Problem der inneren Sicherheit bei Heinrich von Kleist" Ege Üniversitesi Batı Dilleri ve Ed. Dergisi İzmir 1992

Kitapları:

Yüksek Ortaçağ Alman Edebiyatında Seher Şarkısı, Istanbul 1989

Alman Edebiyatı Tarihi ve Antik Devir, Edebiyat Dersleri için Yardımcı Ders Kitabı, Istanbul 1990

Deutsche Literatur und Methodik, Eskişehir 1993

Das höfische Epos: "Eine Studie über die aeltere deutsche Literatur"

Kleist, Leben und Werk im Lichte der Gegenwart Sakarya 2001

Yabancı Diliniz:

Almanca, İngilizce

Çocuklarınızın isimleri:

Orkan Erhan

İrtibat adresiniz:

neseonural@gmail.com

ONURAL, NEŞE Cevaplıyor


Alman Lisesi'ne giriş hikâyeniz nedir?
Annemin arzusuyla girdim. 7. Sınıfta annem Alman Lisesi'ne Türkçe-Edebiyat öğretmeni olarak girdi.
Alman Lisesi'nde nasıl bir öğrenciydiniz?
Çok çalışkan, ortaokul sınıf birincisi, lisede A şubesine alındım ve mezun oldum.
Alman Lisesi'nde en sevdiğiniz ve en sevmediğiniz dersler nelerdi?
Sevdiğim: Almanca, İngilizce, Edebiyat. Sevmediğim bütün fen dersleri.
Unutamadığınız öğretmen kimdir?
Lisede 4 yıl Almanca ve İngilizce dersine giren Herr Dr. Alban, Tarih öğretmeni Cahide Atakul
Alman Lisesi'nde ders dışı faaliyetleriniz nelerdi?
10-18 yaşına kadar Türkiye'nin en genç yazarı kabul edilerek çeşitli dergi ve gazetelerde yazı yazdım, gazetecilik yaptım.
Sıra arkadaşınız kimdi?
8 yıl Hümeyra Göğdün
Alman Lisesi'nde okurken geleceğe dönük idealleriniz, planlarınız, hayalleriniz nelerdi?
Tiyatro sanatçısı olmak istedim çünkü piyesler yazıyordum.
Sizin öğrencilik yıllarınızda dönemin koşulları nasıldı? Ülkenin ve okulun şartlarını şimdiyle nasıl kıyaslarsınız?
Kıyaslamak mümkün değil. Benim zamanımda İAL bir cennetti, şimdi ise herşey çok değişti.
Alman Lisesi'ndeki öğrencilik yıllarınıza dair unutamadığınız, yıllar geçse de hatırlayıp, yâd ettiğiniz (olay, anı, kişi vb.) neler var?
Lisede Rüştü Altunbay'la yaptığım tiyato çalışmaları, Dr. Alban'la yaptığım edebi yorumlar.
Şu an sahip olduğunuz hayat tecrübesi ile o günlere, öğrencilik yıllarına dönmek mümkün olsa, neyi farklı yapardınız?
Hocaların biraz daha hoşgörülü ve arkadaşça davranmalarını isterdim.
Alman Lisesi'nde sonra öğreniminize nasıl devam ettiniz?
1 yıl Ist. Üni. Ed. Fak. Alman Filolojisi bölümüne gittim, notlarım çok iyi olduğundan Gottingen Üni. 2 aylık Alman Filolojisi eğitimi aldım. 40 kişilik kursta birinci oldum ve bunun neticesinde burs kazanarak (DAAD bursu) Almanya Bonn Üniversitesinde okudum.
Alman Liseli oluşunuzun size ve kariyerinize neler kattığını düşünüyorsunuz?
Alman Dili ve Edebiyatını çok sevdim ve ömrümü bu yola verdim.
Alman Lisesi'ni Alman Lisesi yapan olgular nedir? Okulumuzu diğerlerinden ayıran özellikleri nasıl tanımlarsınız?
Almanların çalışma disiplinini, öğrencilerin kişiliklerinin gelişmesi ve düşünme yetisi.
Abitur yaptınız mı? Bunun size nasıl bir katkısı oldu? Bu sistemi nasıl değerlendirirsiniz?
Yaptım. Abitur yapmak hedefimdi ve hedefime ulaştım.
Alman Liselilik ruhu hakkında neler söylersiniz? Var olduğunu düşünüyorsanız, ifadesi nedir? Sizce geçmiş ve bugün arasında farklılıklar gösteriyor mu? Bu ruhun yansıttığı belirgin değerler olduğunu düşünüyor musunuz? Yoksa nasıl oluşturulabilir, ya da oluşturulabilir mi?
Bana kişilik verdi ve hayat yolumu çizdi.
Edindiğiniz kariyerde ve halen bulunduğunuz pozisyona gelmenizde eğitimin yanı sıra, hangi etkenlerin yolunuzu açtığını düşünüyorsunuz?
Bu ruhla 15 yaşımdan beri kendimi Alman Dili ve Kültürü'ne adadım. Akademik çalışmalarım, master ve doktora çalışmalarım Ortaçağ dili ve edebiyatı üzerine. Daha sonra 18. Ve 19. Yüzyıl edebi eserleri üzerinde yoğun çalıştım.
Bugün Alman Lisesi'nde öğrenim gören ya da ileride görecek olan gençlere tavsiye ve önerileriniz neler olur? Onlara hangi sektörleri hedef alan eğitimleri tavsiye edersiniz?
Düşünmeyi öğrenmelerini, bunun için de kitap okumalarını, okudukları kitaplarını analiz ve tahlilini yapabilmelerini; böylece kişiliklerini geliştirmelerini tavsiye ederim. Kişilik bilincinde olmak insana ne yönde çalışmak istediğini de gösterir.

HÜMEYRA GÖĞDÜN SORUYOR

Sekizinci sınıfta sınıf birincisi olduğunda sana A sınıfına geçmeni teklif ettiler. Neden A sınıfına geçmekte tereddüt ettin?
11 yaşından beri birlikte okul anılarını paylaştığım arkadaşlarımdan ayrılmak istemedim. Ama Hümüşcüğüm okul idaresi çok çalışkan olduğun için seni de A sınıfına gönderince belki de senden ayrılmamak için 9 A ya geçtim.
Lisenin eski tarzı ile şimdiki arasında ne fark var?
O kadar çok fark var ki hangisini anlatayım? Ben Alman lisesinden sadece Almanya'da Üniversiteye giderken ve orada Almanca hocalığı yaparken 8 sene ayrılmış oldum. Bunun dışında hep Alman Lisesinde öğrencilere özel ders verdiğim için bütün değişiklikleri adım adım bir bir gördüm ve yaşadım. Öğretmen kalitesi geçen her zaman diliminde azaldı. Türkiye'nin yaşadığı tüm toplumsal dönüşümlerin etkisi Alman Lisesinde de görüldü. En önemli değişim tüm dünyanın yaşadığı teknik alandaki gelişmeler oldu. Artık Alman Lisesi öğrencileri dijital dünyanın çocukları. Onlar kullandıkları teknik araçların esiri. Kitap açıp bilgilerini okuyarak geliştirmeyi bilmiyorlar çünkü Google amca onların bütün sorularına cevap veriyor. Aradaki fark bu.
En sevdiğin hoca hangisiydi ve sebebi nedir?
En sevdiğim iki hoca var. Biri Almanca ve İngilizce hocamız Dr.Karl Alban diğeri tarih hocamız Cahide Atakul. Ben Dr.Alban'dan Alman kültürü ve felsefesini öğrendim. Onun ders tekniğine o kadar alışmışım ki ben hala aynı yöntemi kullanıyorum derslerimde .Edebiyat dersini hayat bilgisi olarak aktaran hocama hayrandım. Cahide Atakul dan da bir hoca olarak anlattığımız konuyu öğrenciye sevdirmeyi öğrendim. Her derste Cahide Hanım'ı önümde gördüm onun beden dilini ve sesini taklit ettim. Böylece başarılı ve Sevilen bir hoca oldum.
Alman lisesinde en komik hatıran nedir?
Alman lisesinde orta ikide iken matematik hocamız Herr Bunese idi. Bir yazılı sınavdan sonra en iyi notu ben aldığım için sınavda sorulan soruların cevaplarını yazmam için beni tahtaya kaldırdı. Dalgınlıkla veya heyecan içinde tahtaya rakamları tebeşir ile yazarken aptalcasına bir hata yapmışım .Farkında değilim .Herr Bunese benim at kuyruğuma asıldı saçımı çekti. Aptalca yanlış yapma dedi. Çok kötü oldum. Kendimi dışarı attım .Koşa koşa öğretmenler odasına gittim annemi buldum ve anneme sarılarak beni okuldan almasını söyledim. Mutlaka başka komik olaylar var ama yazarken aklıma Herr Bunese geldi. Allah rahmet eylesin.
Sevgili hocamız Dr.Alban vatanınızı tanıyın diye bizi on gün süren bir yurt içi seyahatine çıkartmıştı. Cahide hoca ile birlikte şiir şeklinde bir seyahatname kitabı hazırlamıştınız. Bu konuda bilgi verir misin?
-10 gün süren bu ilginç yolculuğumuzun resimlerle ve şiirlerle donanmış seyahatnamesini sevgili başkanımız Serhat'a verdim. Gerçekten çok ilginç ve okumaya değer bir yolculuk hatırası. Önemli olan hem Cahide Hocanın hem de benim bütün olayları şiir şeklinde anlatmış olmamız. Bu seyahatnameyi anlatamam okumak lazım.

FATMA ARTUNKAL SORUYOR

Küçüklükten beri dans yeteneğinin olduğunu biliyorum .Yürüyüşüne bile yansırdı uyumlu harekete olan sevgin. Hiç dans eğitimi almış mıydın?
4 yaşında annem beni taksimde bale okulu olan Rus asıllı madam Arzomanof'un kurslarına yazdırmıştı. 12 yaşına kadar bale eğitimi aldım. 10 yaşında Türkiye'nin en geç yazarı seçildiğimde bir gazeteci benim bale yaptığım okula gelip benimle röportaj yapmıştı ve bale hocamıza da sorular sormuştu benim hakkımda. Madam Arzanomof'un verdiği cevabı hiç unutmadım. 'Neşe yapıyor bale sanki bir şiir!' Bu cevap röportajda da çıkmıştı. İki yıl sonra yine Rus asıllı madam Olga'ya gittim. Kendisi konservatuarda da hoca idi. Benim bale işini ciddiye almamı istedi. Ama yapamadım. Alman lisesi zorlaşmıştı. Diğer yandan gazetelere dergilere çocuk sayfası hazırlıyor yazılar yazıyordum. Bale hayatım böylece yaklaşık 16 yaşımda bitti.
Tıpkı dans gibi sesini kullanmakta da ustasındır. Yüksek sesle şiir okumak gerektiğinde ya da tiyatro parçaları seslendirileceği zaman hep Neşe göreve çağırılırdı. Finten'i çok etkileyici canlandırdığını mesela hala hatırlıyorum. Sen hangi şiirleri nerelerde okuduğunu hatırlıyor musun?
Atatürk'ümüzü anma gününden başlayarak Cumhuriyet Bayramı ve 23 nisan çocuk bayramı gibi günlerde günün önemini belirten şiirleri daima okulumuzun iç bahçesinde yapılan törenlerde kürsüye geçerek okudum. Bazen günün önemine göre kendi yazdığım şiiri de okuduğum oldu. Tiyatro'ya gelince o işi büyük bir zevkle yapıyordum .Hem piyes yazıyor hem de oynuyordum. Tiyatro sanatçısı olmak istedim. Ama babam izin vermedi. Oyunculuk yeteneğimi ders verirken kullandım. Öğrencilerimin karşısına geçerken kendimi daima tiyatro sahnesinde hissettim ve seyircilerime Alman Edebiyatının eserlerini yansıttım
Aklıma geldi: Hem beden dilini hem de sesini hiç zorlanmadan doğru kullanman sence bu kadar başarılı olmanda etkili olmuş mudur? Ders anlatırken öğrencilerini avucunun içine aldığını pek çok kişiden duymuştum.
Her şeyden önce ben tüm öğrencilerimi sevgimle kucaklayıp kalbimin içine almayı bildim. Bunu iç güdümle yaptım. Onlara sevgimi ve enerjimi verdim onların da bana yansıyan sevgisini ve enerjisini aldım. Bu sevgi ve enerji alışverişi daima benim beden dilimi ve sesimi ayarladı .Bunun bir yöntemi veya öğrenilecek bir tekniği yok. Doğanın verdiği bir güç bu! Bu gücü hala içimde hissettiğim için aynı güç ve sabırla öğrencilerime ders vermeye devam ediyorum. Üniversiteyi bıraktım sadece Alman Lisesindeki arkadaşlarımı Abitur'a hazırlıyorum.
Başarılı hoca demişken aklıma annen Feride Onural da geldi. Annen okulda çok sevilen ve sayılan bir öğretmendi. Çok bilgili bir Türkçe edebiyat hocası idi. Annenin başarı sırrı neydi acaba? Hiç aranızda öğretmenlik mesleği üzerinde konuşur muydunuz?
Annemin de başarısı sevgiden kaynaklanıyordu. O çocuklarını çok seven bir anneydi. Bütün öğrenciler onun çocuklarıydı. Annelik hormonunun fazlalığı annemi öğrencilerine sevgi ile bağlıyordu. Annemle öğretmenlik mesleği hakkında konuşmamız sadece bir noktada birleşiyordu. Kim öğrencisini severse o kişi iyi ders verir. Mesleğini iyi yapan kişidir.
Heybeliada'daki yazları hatırlıyor musun? Değirmen plajında kayıktan denize girdiğimizi? Seni arı sokmuştu bir keresinde sen tam kürek çekerken. Çocukluğunu ve gençliğini tekrar yaşamayı özlediğin günlerinde neler yaşıyordun? Bize de bu günleri anlatır mısın?
Evet Heybeliada 'da seninle ve diğer Alman Liseli arkadaşlarımla geçirdiğim güzel günleri hatırlıyorum. Gurup halinde beni ziyarete gelirdiniz. Tekneyle kaşık adasına bir iki kere galiba gittik. Ben kürek çekmeyi çok iyi beceriyordum. O zamanlardan güzel resimlerimiz var. Fatoş'cuğum sen bana çocukluğumu ve gençliğimi tekrar yaşamayı özlediğim günlerimi sormuşsun? Herkesin var o günleri. Ben o günleri ve o günlerde yaşadıklarımı hatırlamak istemiyorum. Çünkü benim hem meslek hayatımda hem özel hayatımda çok zor günlerim oldu. Zorlukları yendim ve ayakta kaldım. Bu yeter!

SEVGİ GÜRAN SORUYOR

Sevgili Neşe 1954 yılında Alman Lisesinin yeniden açılışında galiba 100 kişi hazırlık sınıfına başlamıştık. Mezuniyete kadar sayımız bir hayli değişti. Ancak mezunlar farklı alanlarda ve farklı ülkelerde başarılı oldular. Tüm öğrenciler arasında yanılmıyorsam bir tek senin şiir ve öykü yazarı olarak ödüllü kitapların yayınlanmıştı. Böyle bir düş gücü ve anlatı becerin varken neden o dalda devam etmedin?
-Sevgiciğim ne diyeyim? Bu soruya cevap vermek biraz zor! Yazar olmak yolunda devam edemedim.Çünkü ailem için para kazanmak zorunda idim. Ben Alman Lisesinde 7'ci sınıfta iken babam iflas etmişti. Annem bu nedenle tekrar öğretmenlik mesleğine dönmüştü ve bizim okula öğretmen olmuştu. Bu nedenle ben 15 yaşımda başladım Almanca dersi vererek para kazanmaya. Bu para kazanma mecburiyeti benim için bir yaşam şekline dönüştü. Akademik kariyerim için bir yığın bilimsel yazı yazdım ama kendi hayal gücümü ortaya koyan yazı hayatım benim için çok erken bitti.
İstanbul üniversitesinde başarılı bir Alman Filolojisi öğrencisiyken birden yurt dışına gittin, uzun yıllar sonra döndün. Bu gidiş nasıl oldu? Oralarda neler yaptın?
-İstanbul Üniversitesindeki öğrenciliğim çok kısa sürdü. Aldığım yüksek notlar nedeniyle Gottingen Üniversitesinin bir yaz kursuna gönderildim. Dünyanın her yerinden gelmiş Alman Filolojisi öğrencilerinin içinde, 40 kişiydik o yaz çalışmasında, aldığım notlarla birinci oldum ve DAAD bana Almanya'da öğrenimime devam etmem için burs verdi.3 sene bu DAAD bursu ile BONN Üniversitesinde Germanistik ve psikoloji okudum. Bundan sonra Kassel şehrinde 9 yıllık Hauptschule de Türk çocuklarına Almanca hocası olarak 3 yıl çalıştım. Aynı zamanda Kassel şehrinin ve Volkshoch Schule'sinde hem yabancılara Almanca öğrettim, hem de yetişkin Almanlara Almancanın gramer ve düzgün yazı kurallarını anlatan Almanca hocası oldum. Almanlar Almancayı kendilerinden daha iyi bilen ve her türlü iş mektubunu yazmayı öğreten Neşe hocayı çok sevdiler. Çok güzel anılarım var bu görevimle ilgili.
Germanistik uzmanı olarak döndüğünde Akademik hayatın İstanbul üniversitesinde başladı. Ancak bir süre sonra art arda farklı üniversitelerde Almanca filolojisi bölümlerinin kurucusu oldun. Yerleşik yaşamından vazgeçip gezgin bir kurucu olmak çok zahmetli ve cesaret gerektiren bir karar olmalı. Bu cesareti nasıl buldun?
-Bu cesareti bana beni çağıranlar verdi. Önce Marmara üniversitesine geçtim ve Alman dili ve edebiyatı bölümünü kurdum. Böylece 10 sene İstanbul üniversitesinde asistanlık dönemini yaşadıktan sonra 10 sene Marmara üniversitesinde yardımcı doçentlik ve doçentlik dönemini yaşadım. 20 seneden sonra benim gezginci hayatım başladı .Eskişehir Anadolu üniversitesinde 3 yıl misafir doçent olarak Almanca öğretmenlik bölümünün akademik açıdan güçlenmesine yardım ettim. İstanbul'u tamamen terkedişim 1996 yılında profesör olarak Sakarya Üniversitesi fen-edebiyat fakültesine geçmemle başladı. Burada alman dili ve edebiyatı bölümünün kuruluşunda çalışırken çeviri bölümünü de kurdum. Sakarya'da esas bana zor olan 1998/99 ders yılında güzel sanatlar fakültesini kurmak oldu. O tarihte Sakarya Üniversitesinde tek kadın dekan olarak bir sürü sorunla savaştım ve bu savaşı 3 yıl sonra emekliliğimi isteyerek ayrıldım. Bu ayrılış benim için geçici bir emeklilik oldu. Muğla Üniversitesinin ısrarlı çağrısı üzerine iki yıl sonra ikinci defa profesörlüğe atandım ve bu üniversitenin Fen edebiyat Fakültesinde Alman dili ve Edebiyatı bölümünü kurdum. Bu çalışmalarım bir çok öğretim üyesine kadro sağladı, sayısız öğrenciye de Alman Filolojisinde veya Almanca öğretmenlik bölümünde okumak şansını açtı.
Uzun yıllar Abitur aşamasındaki Alman Lisesi öğrencilerini büyük bir sabır ve aynı zamanda keyifle eğitiyorsun. Burada benim dikkatimi çeken konu bizler 8 yıllık bir eğitim sonunda Abitur için ayrıca ders almak zorunda kalmadık ama başardık. Sormak istediğim, eğitim yoksa öğrencilerin mi yaklaşım ve kalitesi farklılaştı?
-Müfredat programında fazla değişiklik yok. Ama bize artık Almanya'dan tecrübeli , mesleğinde başarılı hoca gelmiyor. Öğrencilerin yaklaşımına gelince kitap okuma yerine Google amcaya soruyorlar anlamadıklarını. Bu konuda anlatacağım o kadar çok şey var ki sayfalara sığmaz.
Tüm bu yoğun ve özverili çalışma sürecinde mutlaka büyük bir emek ve titizlikle hazırladığın ders notların ve yazıların vardır. Akademik ve entellektüel bir hazine değerindeki bu birikimi değerlendirmeyi düşünüyor musun? Demek istediğim profesör olana kadar çıkan kitaplarının ve yayınlarının dışında?
-Evet çok var, çocuklar için yazdığım Alman Edebiyatı ekollerinin dışında Alman Lisesinde 1975 den bu yana okunmuş ve işlenmiş edebiyat ürünleri: Alman Lisesinde 1975 yılından bu yana Almanca derslerinde okunmuş önemli kitapların benim tarafımdan yazılmış analiz ve yorumları var. Örneğin Max Frisch , Dürrenmatt, Stephen Zweig, Franz Kafka, Hermann Hesse , Goethe , Schiller, Lessing , Erich Kastner, Bertold Brecht gibi yazarların. Ayrıca değişik ekollere ait şiirlerin analiz tahlilleri var. Önemli olan bir öğrenci bu çalışmaları okursa sadece o eserin yazıldığı dönemin düşünce şeklini, felsefesini vs öğrenmiyor böyle metinlerin ve yorumların nasıl analiz edildiğini tahlillerin ve yorumların nasıl ortaya çıktığını öğreniyor. Kısaca Almanca yazı nasıl yazılır tekniğini öğreniyor. Bütün istediğim bu çalışmalarımın kısa zamanda kitaba dönüşmesi. Bu kitaplar hem filoloji öğrencilerine hem de Abitur veya Matura yapmak isteyen gençlere çok fayda sağlayacak.