ERK, TİMUR
DER, DIE, DAS
Kimya Yüksek Mühendisi
19 Kasım 1944, İstanbul
Alman Lisesi öğrenim yıllarınız:
1955-1963
Alman Lisesi sonrası eğitiminiz:
Kimya Yüksek Mühendisliği Tahsili - Darmstadt Teknik Üniversitesi/Almanya
Mesleğiniz:
Kimya Yüksek Mühendisi, Sanayici
Halen çalıştığınız yer / Bulunduğunuz pozisyon:
Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği Başkanı - TOBB Kimya Sanayi Meclisi Başkanı
Meslek dışı çalışmalarınız:
Türk Böbrek Vakfı Genel Başkanı, Türk Kalp Vakfı Ve Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı Geçen Dönem Başkanı, Türkiye Lions Kulüpleri Birliği Başkanı(1996-1997)
Eserleriniz:
Kimya Sanayine Ve Ekonomiye Kronolojik Bakış (2016)
Yabancı diliniz:
Almanca, İngilizce
Eşinizin adı:
Ingrid
Eşinizin mesleği:
Teknik Sekreterlik
Çocuklarınızın isimleri:
Etem Emrah Erk
Ailenizdeki başka Alman Liseliler:
Tolga Erk (Yeğen)
E-posta adresiniz:
erk.timur@gmail.com
ERK, TİMUR Cevaplıyor
Sene 1955, o zamanlar sadece birkaç liseye giriş sınavı yapılıyor, bunların arasında Robert Kolej ve Alman Lisesi de var. Bebek'te oturuyoruz. Robert Kolej burnumuzun dibinde, Alman Lisesi ise o zaman ki şartlara göre en az bir saatlik mesafede. Her iki lisenin sınavına girdim ve her ikisini de kazandım. Annem yakınlık nedeni ile Robert Kolej diyor, babam ise Alman ekolünden geldiği için, illa ki Alman Lisesi diyor. Sonuçta pederşahi aile ve bu nedenle Alman Lisesi'ne girmiş olduk.
Alman Lisesi'nde oldukça başarılı bir öğrenciydim. Nitekim, mezun olurken sınıf ikincisi olarak ödül almıştım.
Sevmediğim ders yoktu, ama sevdiğim dersler daha ziyade Fen dersleri idi.
Unutamadığım öğretmen, Cahide Atakul idi. En sevdiğim öğretmenler arasında olup, bana Tarih dersini sevdiren kişiydi. Unutamadığım tarafı ise, hayatımda ilk defa onun dersinden, ilk kez ikmale kalmam olmuştur.
Alman Lisesi'nde, ders dışı faaliyetler'in başında, lisenin basketbol takımında oynamak geliyordu. Ayrıca, Latince dersi almıştım.
Sıra arkadaşım, Ömer M.Kut idi.
Alman Lisesi'nde okurken, babamın da kimya mühendisi olması nedeni ile, Almanya'nın iyi bir Üniversitesi'nde, Kimya Yüksek Mühendisliği yapmak idealim vardı.
1960'ların Türkiye'sinde, 1960 ihtilali ve daha evvel gelişen 5-6 Eylül olayları çerçevesinde, ekonomik ve sosyal koşulların zor olduğu dönem idi. Okulun, o dönem ki şartlarına gelince, İstanbul ve Türkiye'de en iyi iki okuldan bir tanesi idi.
Alman Lisesi'nde öğrencilik yıllarıma ait unutamadığım birçok anı var, bunlardan bir iki tanesini özetlemeye çalışayım. Okul erken saatte başlayıp saat 13:00'de sona erdiği için, herkes gibi ben de acıkmış olarak, bir saat yolculuktan sonra tramvayla eve ulaşınca, ilk iş yemek yemek ve o zamanın şartlarına göre oldukça ağır ödev ve derslere hazırlanmak ile geçerdi. Akşam erken yatılır ve sabah erken kalkılıp okula yetişme heyecanı yaşardık. Bu şartlarda okul sonrası sosyal ve spor faaliyetlerine ayıracak zaman pek kalmazdı. Bütün bu sosyal açıdan olumsuz şartlara rağmen, biz sınıf olarak düzenlediğimiz çay ve dans partileri ile hayatımızı kolaylaştırmaya çalışırdık. Sırası gelmişken, İngilizce öğretmenimiz Herr Müller'e yapmış olduğumuz eşek şakasını halen unutamadım. Bir gün Herr Müller, her zaman olduğu gibi dakik olarak dersine başlamak üzere ahşap dershane kapısını açıp içeri girerken, 3-4 metre önünde bulunan bir arkadaşımız elindeki bıçağı Herr Müller'e atar gibi yapmış ve başka muzip bir arkadaşımız kapı kanadına Herr Müller'in kulağının yanına benzer bir bıçağı saplayınca, Herr Müller'in elindeki o meşhur çantasını yere atıp, korku içerisinde dışarı kaçtığını hatırlarım.
Geriye dönüp, bu kadar tecrübe edindikten sonra, öğrencilik yıllarına dönmek mümkün olsa, farklı bir şey yapacağımı zannetmem. O zamanın koşullarına göre, en iyi şekilde yad ettiğim sınıf arkadaşlığı, dostluk ve sosyal etkinliklerimizi değiştirmek istemem.
Alman Lisesi'nden sonra, hayallerimde olduğu gibi o zamanki Batı Almanya'da Kimya Yüksek Mühendisi tahsilinin en üst düzeyde olduğu yedi üniversiteye, akseptans almak üzere başvurdum. Herhalde notlarım ve Alman Lisesi itibarı yüksek olduğu için, yedisine de kabul edildim. Niyetim Berlin ve Münih gibi büyük bir şehirde yüksek tahsilime devam etmekti. Ancak, babam bu aşamada devreye girip; "Sen bu büyük şehirlerde okuyamazsın veya tahsilin uzun sürer." O nedenle, üniversitesi iyi konumda ancak, küçük bir şehir olan Darmstadt' da okumamı istedi. Eee, babadan burslu olduğumuza göre, babanın dediğini yapmaktan başka çaremiz yoktu.
Alman Liseli oluşum, bana ve kariyerime çok şeyler katmıştır. Özellikle çalışkanlık, görev disiplini, hedefe kilitlenme ve rasyonel düşünme konularında ciddi Katkısı olmuştur.
Disiplin, Fen derslerinde farkındalık. En önemlisi ise, ikinci lisan olarak İngilizce'nin çok iyi öğretilmesidir.
Abitur yapmanın ne kadar faydalı olduğunu, günümüzün eğitim sistemi ile karşılaştırdığımızda, ne kadar çok farkındalık yarattığını anlamak çok kolay. Nitekim, Abitur adı üzerinde bir olgunlaşma sınavı olup, öğrenciyi yüksek tahsile hazırlayan önemli eğitim sistemlerinin başında gelir. Eğer, bugün ülkemizde vasat ve vasatın altında eğitim söz konusu ise, bunun bir nedeni de Abitur'un olmayışıdır.
Alman Liselilik ruhu hem var, hem yok. Var çünkü itibari yüksek bir lise. Yok, çünkü Galatasaray Lisesi'nde olduğu gibi dayanışma ve kaynaşma yok. Nedenine gelince, bu kaynaşma ve dayanışmayı oluşturacak zaman yok, ortam yok.
Gerek Alman, gerekse Türk öğretmenlerin kaliteli oluşu, eğitim haricinde bizlere örnek insan olmaları, edindiğim kariyerde pay sahibi olmuştur.
Bu gün, Alman Lisesi'nde öğrenim gören veya görecek olan gençlere tavsiyem, Mutlaka, tahsillerini (imkan varsa) Almanya'da yapmaları Mutlaka, master hatta doktora yapmaları Türkiye'ye dönüş yapmadan evvel, birkaç sene yurtdışında, sanayide çalışarak eğitim haricinde, endüstriyi yurtdışında da tanımaları Ne tür sektörler ele alınmalı; Biyokimya ve biyoteknoloji Farmakoloji (ilaç endüstrisi) Gıda mühendisliği Gen mühendisliği Geriatri (Tıp)
MÜGE GÜÇSAV SORUYOR
İyi bir eğitim, iyi bir aile ortamı, uyumlu bir evlilik ve zaman ayarlamasını iyi yapabilme yeteneği.
Haftada 3 gün tenis, bol bol yüzme, zıpkınla balık avcılığı, fırsat buldukça bisiklet kullanma ve eşimle uzun yürüyüşler.
Sadece mesleğimde ve işimde değil, aynı zamanda, kendimi adadığım sosyal sorumluluk projelerinde başarılı olarak, ülkeme ve topluma hizmet götürebilmek benim için oldukça önemlidir.
Çağdaş, laik, demokratik cumhuriyet ve sosyal hukuk devleti kavramlarından uzaklaşmak, beni her zaman ürkütmüştür. Ülkemizin geleceği açısından, eğitim sistemindeki gelişmeler endişelendirmektedir.
Alman Lisesi'nde aldığımız, 1960'lardaki eğitim sistemine dönüş yapılmasını arzu ederdim.
Başta, rahmetli babam olmak üzere, Alman Lisesi'nde almış olduğum eğitim, yurt dışında almış olduğum iyi düzeydeki yükseköğretim, ailemdeki huzur ortamı, başarımda büyük payı alan etkenlerdir.
Çocukluğumun ve bütün ömrümün kahramanı, ATATÜRK'tür. Bu olgu, son senelerde, ne yazık ki gelişen ATATÜRK karşıtı eylemler ile daha da derinleşmekte ve kökleşmektedir.
Okul hayatımda, beni en çok etkileyen kişi diye bir ayrım yapmak istemiyorum, çünkü birden fazla kişi eşit düzeyde etkilemiştir. Bu kişiler de disiplin, çalışkanlık, zamanı iyi kullanma gibi kavramların bende oluşmasına ve gelişmesine katkıda bulunmuşlardır.
Okul hayatımda akılda kalan kötü hatıralar yok sayılır. Oldukça iyi ve başarılı bir eğitim sürecinden geçtiğimi düşünüyorum. Özellikle, sınıfımızdaki arkadaşlar ile iyi ilişkiler, okul ve sınıf basket takımındaki spor hayatım, Latince'yi ek ders olarak 2 yıl boyunca almış olmam, anılarımda kalan iyi hatıralar. Mutlaka kötü hatıralarım da olmuştur, ancak hatırlayabildiklerim yok gibi.
Batı Anadolu'ya, sınıfça yapmış olduğumuz okul gezisi, hala anılarımda ve dün gibi hatırlamaktayım. Çok yararlı, Anadolu'yu tanımamız açısından etkileyici ve sınıf arkadaşlarım arasında beşeri ilişkilerin güçlenmesi açısından çok verimli bir gezi olmuştu. Coğrafya hocamızı bu vesile ile rahmetle ve takdirle anmak isterim. Konya'da yediğimiz etli ekmek, Adana-Dörtyol'daki portakal bahçeleri, bütün ören yerleri ve uzun yolculuklarda midibüs içinde yaptığımız hararetli tartışmalar hala unutmadığım hususlar.
Okulda en sevdiğim öğretmen, Tarih öğretmenimiz CAHİDE ATAKUL idi. Tarihi bana sevdirdiği için değil, aynı zamanda tarihten ders alınması gerektiğini beynime nakşettiği için, özellikle rahmet ve sevgiyle kendisini anarım. Aynı zamanda kendisini takdir de ederim. Sebebi ise, sınıf ikincisi olmama rağmen gözümün yaşına bakmadan, beni ikmale bıraktığı içindir.