ARIPINAR, ELİF
DER, DIE, DAS
Alman Lisesi öğrenim yıllarınız:
1976-1984
Alman Lisesi sonrası eğitiminiz:
Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği 1984-1988
Boğaziçi Üniversitesi MBA 1998-1999
Mesleğiniz:
Bankacı
Halen çalıştığınız yer / Bulunduğunuz pozisyon:
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu/Fon Uzmanı
Meslek dışı çalışmalarınız (Varsa dernek, vakıf, sosyal sorumluluk projesi, vb.):
Sağlıklı Yaşam Derneği
Yabancı diliniz:
Almanca, İngilizce
E-posta adresiniz:
elifaripinar@yahoo.com
ARIPINAR, ELİF Cevaplıyor
Bizim zamanımızda yabancı okullara tek tek sınavlarla girilirdi, etrafımda sınava girecek arkadaşlarım hep Robert College'e girmek istiyorlardı, benim Almanca konuşan bir oyuncak bebeğim vardı, bir de arkadaşlarımdan değişik bir okul tercih etmek istedim ve gitmek istediğim okulu Alman Lisesi olarak belirledim. Annem de Almanlar'ın disiplinini çok beğenirdi ve iki yabancı dil öğrenmemi öneriyordu, o da Alman Lisesi'ne girmemi destekliyordu. Sınav zamanı ilk olarak Robert College'in sınavı vardı, ben Robert College'i dereceli olarak kazandım, Alman Lisesi'nin sınav sonuçları belli olana kadar da Robert College'in kayıtları kapanıyordu ve ben ne olur ne olmaz Alman Lisesi'ni kazanamazsam diye Robert College'a kayıt oldum, sonra Alman Lisesi'ni kazanınca kaydımı Alman Lisesi'ne aldık. Herhalde bunu yapan az sayıda kişiden biriyimdir. Sanırım Alman Lisesi benim kişiliğime en uygun okul oldu.
Alman Lisesi'nde başarılı bir öğrenciydim, çalışkandım da, ama çok fazla çalışmak zorunda kalmadım. Alman Lisesi'nde ders dinlemek, derse katılmak ve verilen ödevleri yapmak ve sınav öncesi kısaca dersleri tekrar etmek benim Alman Lisesi'ni başarılı bir şekilde bitirmem için yeterli oldu.
En sevdiğim dersler Almanca, İngilizce, matematik, mantık, en az sevdiğim ders ise fizikti.
Unutamadağım öğretmenim Otto von Lossow'dur. Beni derslere etkin katılımım için cesaretlendirdi.
Folklor oynadım, bir sene Elazığ yöresinin kına gecesini ve düğün törenini sahneledik ve ben de başrol olarak gelin rolünü oynadım.
4 senelik sıra arkadaşım Özlem Hersek'tir.
Boğaziçi Üniversitesi'ne gitmek ve Endüstri Mühendisliği okumayı hedefledim, Alman eğitiminden sonra Amerikan eğitimi de almak istedim. Endüstri Mühendisliği, sosyal olayları matematiksel olarak modellediği için ilgimi çekti.
Alman Lisesi'nde verilen öğretimin ve eğitimin kalitesi ve verimliliği çok yüksekti, bugün de korunduğunu umuyorum. Ülkenin şartları olarak 1970'lerin ikinci yarısı / 1980'lerin ilk yarısı Türkiye'nin dışarı kapalı olduğu / yeni dışarı açıldığı dönemlerdir, tüketim olarak benzer spor ayakkabıları, benzer kazakları giyer okula gelirdik. Bir de mobil telefon, internet, e-mail, Facebook, WhatsApp herhalde bugün sınıf arkadaşlığına, okul arkadaşlığına başka bir boyut kazandırmıştır, her an arkadaşlarınızla iletişim halindesinizdir.
Alman Lisesi'ne başladığım günler en unutamadığım günlerdir, 11 yaşınızda bilmediğiniz bir dili konuşan, tanımadığınız bir ülkeden gelen öğretmenlerle çalışmaya başlıyorsunuz. Bana yaşamım boyunca hiçbir insanı dili ve ülkesi farklı olduğu için ayırmamayı öğretti.
Sınıf arkadaşlarımıza, okul arkadaşlarımıza daha fazla sahip çıkardık, biz şimdi sınıf arkadaşları olarak birbirimize öğrencilik yıllarında olduğundan daha fazla sahip çıkıyoruz.
Alman Lisesi'nden sonra Boğaziçi Üniversitesi'nde Endüstri Mühendisliği okudum, daha sonra bir süre çalıştıktan sonra yine Boğaziçi Üniversitesi'nde MBA yaptım.
Donanımınız çok yüksek olarak üniversite eğitimine / iş yaşamına başlıyorsunuz. Örnek olarak Boğaziçi Üniversitesi'nde veya Amerika'da Mühendislik okuyacak olanlar için, üniversitede ilk üç yarı yılda okutulan matematik, fizik ve kimya derslerinin hemen hemen tamamını Alman Lisesi'nde almış oluyorsunuz. Hem Almanca hem de İngilizce bilerek mezun oluyorsunuz, İngilizce hazırlık okumadan İngilizce üniversite öğrenimine başlayabiliyorsunuz.
Alman Lisesi tüm diğer eğitim öğretim kuruluşlarında olduğu gibi ait olduğu ülkenin değerlerini ve doğrularını taşıyor. Bu değerler ve doğrular, öğretmenleri, öğrencileri Alman Lisesi'ni Alman Lisesi yapan olgular. Çok iyi bir eğitim ve öğretim veren öğretmenlerle çalışıyorsunuz, çok zeki ve çalışkan öğrencilerle birlikte okuyorsunuz. Türk değer ve doğrularından geldiğiniz için sadece tek değerler ve doğrular olmadığını öğreniyorsunuz, bu da bence bizi tüm dünyaya açık hale getiriyor. Düzen, disiplin, mükemmellik, analiz, sentez, soru sorma, cevap verme, tartışma, düşünme okulumuzun tanımladığım en belirgin özellikleri.
Abitur yapmadım, Almanya'da okumayı hedeflemiyordum, tüm zamanımı ve çalışmamı Türkiye'de yapılan üniversite sınavına harcadım. Almanya'da üniversite okumak için tabii Abitur yapmak gerekir, yapan arkadaşlarımdan bildiğim iyi bir ölçme ve değerlendirme yapan bir sınav.
84-B sınıfı olarak 2009 yılında 25. mezuniyet yılımızda madalyasını ve plaketini almaya Tarabya'ya gelen çok az kişiydik, orada olanlar bizim de bir sınıfımız var, sınıf arkadaşlarımız var, neden görüşmüyoruz dedik ve o şekilde görüşmeye başladık. Sene içinde çeşitli defalar buluşmalarımıza ek olarak e-mail, Facebook ve özellikle WhatsApp ile hemen hemen her gün iletişim halindeyiz. Yeni teknolojilere teşekkür borçluyuz, dünyanın neresinde olduğumuz farketmiyor. İletişimimizde okul zamanı yaşımızda gibiyiz ve ufak sınıflarda okuduğumuz ve derslere etkin katılımımız olduğu için hepimizin birbirimizi çok iyi tanıdığımızı da farkettik, kardeş gibi olduk.
Alman Lisesi eğitimine ek olarak Boğaziçi Üniversitesi eğitimi de önemli. Bunlara ek olarak ben yoga bilgileri ve uygulamaları ile ilgileniyorum, bu da yine bir eğitimdir. Kişilik özelliklerim ve ilgi alanlarım da belirleyici olmuştur.
Öncelikle kişilik özelliklerine ve ilgi alanlarına uygun görevlerde çalışmalarını ve bu görevlere göre eğitim öğretim almalarını öneririm. Sadece çoğunluk belli bir alanı tercih ettiği için, o alanda eğitim öğretim almamalarını ve o alanda çalışmamalarını öneririm. Bununla birlikte Alman Lisesi mezunları çoğunlukla uluslararası kuruluşları ve alanları çalışmak için cazip buluyorlar. Global olarak da bilgi teknolojileri, iletişim ve finans birbirine çok yaklaşıyor, yine biyoloji, kimya teknolojileri çok gelişiyor.
KERİM KERMEN SORUYOR
Metin ile beraber oturduğumuz sene, Metin saçlarım açık olunca benim sınav kağıdımı göremezdi. O yüzden saçlarımı toplamam için sınavlardan önce bana saç tokası getirirdi. Kaç tane saç tokası verdiğini saymadım.
Ben, okulda okuduğum zaman okulun tüm verdiklerini doğal olarak kabul ederdim, şükran duymakla pek ilgim yoktu. Şimdi okula pek çok yönden müteşekkirim, eğitim için, öğretim için, arkadaşlarım için, öğretmenlerim için, beni yetiştirdiği için.
Sınıf olarak / okul olarak Almanya'ya geziye gitmemizi isterdim, değişik bir tecrübe olurdu, şimdi var sanırım. Bir de aklıma gelen okulda öğle yemeği hep beraber yesek nasıl olurdu, ama belki eve geç gelir ve zor ders çalışırdık. Yine düşündüğüm okul Tarabya'daki Alman Konsolosluğu'nun bahçesinde olsa nasıl olurdu, o zaman da uzak olurdu, yatılı kalmak gerekirdi herhalde.
KEVİN NİKSARLI SORUYOR
Çalıştığım konu ne olursa olsun konuyu tam anlamadan harekete geçmemek, doğru olduğuna inandığımı tek başıma kalsam da savunmak, sonuç alana kadar yılmadan çalışmak.
Ben Türk bankasında, Alman bankasında, Amerikan bankasında çalıştım ve bir Türk Devlet Kurumu'nda çalışıyorum. "Cultural dimensions" konusunda bana en çok yardımcı olan Geert Hofstede'nin çalışmasıdır. Sanırım ülkelerin yaklaşımları belli konularda onların daha başarılı belli konularda daha az başarılı olmalarına neden oluyor. Örnek olarak mekanik alanında Almanlar daha önde, bir ürün önce en iyi şekilde yapılıyor, sonra bu üründen aynı şekilde çok sayıda üretiliyor, burada bir esneklik gerekmiyor. Bankacılıkta ise Amerikalılar daha önde, bankacılıkta ürünler daha alıcıya göre tasarlanıyor ve ciddi bir esneklik gerekiyor.
Çalıştığınız alan ne olursa olsun bu ev olabilir, iş olabilir, devlet, bilim, din, sanat olabilir, başkalarına hizmet vermek; aile; eğitim ve arkadaşlıklar insan hayatına anlam katan unsurlar / tecrübeler / olaylar. Eğitim bunların tamamını etkilemekte tabii, çok önemli.
ÖZLEM HERSEK SORUYOR
Yogaya, ben 1991 senesinde başladım. Alman ve Amerikan eğitimleri maddi dünya için çok yüksek bir donanım verse de manevi dünya için de bir donanıma gerek duyuyordum ve yogada bunu bedensel, zihinsel ve ruhsal olarak yapmak mümkündü. Beni yoga hem bilgi vermesi hem de uygulamaya dair olması açısından etkiledi. Yoga çok umut verici çünkü hiçbir olumsuz özellik size ait değil, olumsuz özellikler enerji merkezlerinde olan olumsuz enerjilerden kaynaklanıyor. Yoga yaptığınızda -tabii düzenli ve devamlı olarak- olumsuz enerjilerden, olumsuz özelliklerden kurtulmak mümkün.
Boğaziçi Üniversitesi'nde Endüstri Mühendisliği okurdum, farklı bir seçim yapmazdım, ama daha çok ders çalışırdım ve üniversiteyi derece ile bitirmek için çaba gösterirdim. Alman Lisesi'nde ders dinlemek, derse katılmak, verilen ödevleri yapmak ve sınav öncesi kısaca dersleri tekrar etmek okulu başarılı bir şekilde bitirmem için yeterli oldu. Boğaziçi Üniversitesi'nde benzer şekilde derse katılım ve verilen ödevler olmadığı için ek olarak ders çalışmam gerekirdi, bunu yapmadım.
Dengeden çıktığım zaman veya olumsuz bir duygum veya düşüncem olduğu zaman bunun farkında oluyorum ve bana ait olmadığını biliyorum ve dışarı yansıtmıyorum.