Alman Lisesi'ne giriş hikâyeniz nedir?
Çok sevdiğimiz bir aile yakınımız olan rahmetli Aydın Koral, kızı Nahide'yi de yazdırmış olduğu kendisinin de mezunu olduğundan büyük gurur duyduğu Alman Lisesi'ni, bana ve aileme şiddetle tavsiye etmişti. Benim ailemde ise ablam ve abim, daha önce Alman Lisesi'ne devam etmişler, ancak tamamlamadan ayrılmışlardı. Bu sebeple, bende bu konu hassas ve bir o kadar da çekiciydi. Kararımı verdim: Ben bu okulu bitireceğim!..
Unutamadığınız öğretmen kimdir?
Altıncı sınıftaki kompozisyon dersinde, lise hayatım boyunca tek kırığımı aldığım edebiyat hocam Lamia Hanım'ı, bir de en mutlu anlarımı geçirdiğim folklor kolunun vefakâr hocası Zuhal Hanım'ı hiç unutamam.
Alman Lisesi'ndeki öğrencilik yıllarınıza dair unutamadığınız, yıllar geçse de hatırlayıp, yâd ettiğiniz (olay, anı, kişi vb.) neler var?
Başta bizim sınıf (C-Klasse ve sonrasında halen görüştüğümüz Kelekli Grubu), hemen yanında sevgili Folklor Kolu ve halen görüştüğümüz onlarca canan, bende arkadaşlık, paylaşım, eğlence, sorumluluk ve gururun içiçe yaşandığı unutulmaz anılarla dolu, hangi birini anlatsam, diğerinin hatırı kalır.
Bugün Alman Lisesi'nde öğrenim gören ya da ileride görecek olan gençlere tavsiye ve önerileriniz neler olur? Onlara hangi sektörleri hedef alan eğitimleri tavsiye edersiniz?
Onlara, ders, spor, müzik gibi bireysel yetkinliklerini geliştirmenin yanında, paylaşımcılık, dostluk, sosyalliği de oyunun bir parçası gibi görmelerini, arkadaşlarına da mutlaka önemli ve kaliteli zaman ayırabilmelerini öneriyorum. Sektör tavsiyesi yapmak bence doğru değil. Kişilikleriyle aldıkları mesleki eğitimleri uyumlu olsun yeterli; zira bu uyum, iç barışı sağlıyor, o da mutlu üretkenliği. Sonuçta, başarı kaçınılmaz geliyor.
CELİL KAYSERİLİOĞLU SORUYOR
Sabancı Üniversitesi'ndeki işinizden biraz bahseder misin? Sabancı Üniversitesi'nin kurumsal çalışmalarından ve senin katkılarını anlatır mısınız?
Türkiye'de 2017 yılı itibarıyla 186 üniversite vardır. Bunlardan 119'i devlet üniversitesi, 67'si vakıf üniversitesidir. Sabancı, Türkiye'deki diğer 185'inden farklı bir üniversitedir. Bölümünü üniversiteye girdikten sonra belirleyebilmek, mezunlarımızın diplomalarıyla barışık olmalarını sağlayan en önemli unsurdur. Bu da başarı getiriyor, mezunlarımız %90'larda mutlu, onların iş verenleri ise %95'lerde. Türkiye'de 20-24 yaş iş bulma oranı %75'lerdeyken, Sabancı mezunlarının yerleşim oranı %85'lerde seyrediyor. Ben üniversitenin kuruluş yıllarında işe başladım. Görevim "Kurumsal Gelişme Direktörü". Kurumun, yönetim destek, kalite geliştirme, mezun ilişkileri, kariyer geliştirme ve kaynak geliştirme süreçlerinden sorumluyum. Görevlerim arasında en zorlandığım kısım Sabancı'ya para bulma kısmı.
"Toplam Kalite" konusunda çok bilgin ve çalışman olduğunu biliyoruz. Bu konuda biraz bilgi vermeni ve bu konuda daha etkin bir yayılma sağlanabilmesi için önerilerini söyler misin?
Evet, Toplam Kalite Yönetimi (TKY) Türkiye'ye 1990'ların başında geldi, ben de o dönemlerde çalışmakta olduğum Orta Anadolu Tekstil firmasında bu konuyla tanıştım ve çalışmaya başladım. Yıl 1990; daha sonra KalDer üyeliği (Türkiye Kalite Derneği-1992) ve öyle devam etti. Sabancı Üniversitesi'ne geçmemin de sebebi budur, kurulacak bir üniversitenin kalite alt yapısını, daha kurum açılmadan hazırladık. TKY aslında bir yönetim anlayışıdır. Kurumların, kararlarını başta müşteriler olmak üzere, tüm paydaşları dikkate alarak verebilmesi, sürekli gelişim ve yenileşim anlayışıyla çalışabilmesi ve başarılı sonuçlarını sürdürebilmesi esaslarına dayalı olarak faaliyet göstermesidir. Bu konunun, Türkiye'nin hem siyasi, hem de iktisadi kalkınmasını sağlama şansı varken, maalesef siyasilerin kısa vadeli bakış açıları nedeniyle desteklenmemesi traji komiktir. Başarılı uygulamaları gözlediğimiz diğer ülkelerde yayılımın hep siyasi iradeyle mümkün olduğunu biliyoruz. Umarım daha fazla gecikmeyiz.
Galatasaray? Sanırım yakında kongre üyeliği var? Nasıl bir Galatasaray için çaba harcayacaksın?
Zor ama zevkli bir soru. Ben 1969-1977 yılları arasında Galatasaray'ın lisanslı yüzücüsüydüm. Babam da amcam da Galatasaray Liseli'dir. Yani bizim evde yer sarı, gök kırmızıydı. Eşim de, çeyiz bavulunu yeni evimizde ilk açtığında bavulun en üstünde Galatasaray bayrağını görünce: "Hahh!" dedim, doğru karar! Hayat güzel geçecek . Yıllar geçti . Şimdi kulübün en üst ve saygın kurulu olan divan kurulu üyeliği nasip olmak üzere. Nasıl bir Galatasaray mı hayal ediyorum? Sportmenliği ve uluslararası başarıları Türkiye'ye nasıl ilk biz tanıttıysak, hızla unutulmakta olan bu değerleri yine ilk hatırlatacak olan biz olmalıyız, diye düşünüyorum.
Alman Lisesi yıllarından unutamadığın anılarından birini anlatır mısın?
Hiç unutmadığım bir anıdır. Bir gün, TV reklam filmlerinden birisinde küçük bir rol vermişlerdi. Rolüm icabı, bir ailenin oğlu olarak, elimde bir fırça ile evimizde bir duvarı boyuyor, sonra ekrana dönüp: "kolay sürülüyor akmıyor!" diyordum. Reklamın yayınlandığı gecenin ertesi, Alman Lisesi müdürü Ayhan Bey, o zaman sabahları kapıda durur, kıyafet kontrolü yapardı, beni gördü, önce kıyafetimi bir süzdü, söyleyecek bir şey bulamayınca, "İyi sürülüyor mu evlat?" diye sordu.
Sabancı Üniversitesi'nde görevlerin arasında, mezunlar arasında kaynaşmayı sağlamaya yönelik çok yoğun ve güzel faaliyetlerin olduğunu görüyoruz. Bu çabaların ve tecrübeni Alman Lisesi Mezunları için de gösteriyor musun? Alman Lisesi Mezunları arasında dayanışmayı maksimum hale getirmek için önerilerin var mı?
Alman Lisemiz'in bizlere katamadığı çok önemli bir husus var ki, dünya şimdilerde onun üzerine dönüyor: Networking, sosyallik ve paylaşımcılık. Bizler daha bireysel gelişim odaklı yetiştirildik. Tabii, büyük faydalarını da görmedik değil, bu bireysel yetkinliğimizin. Ama bugünün yaşamı, çevreyle uyumlu, etkin ağların yarattığı sinerjilerle, ilişkilerle geçiyor, geçmek zorunda. Alman Lisesi bizim zamanımızda 13:40'ta biter, herkes evine barkına dağılırdı; değil yarenlik edecek özel mekanlarımız, yurtlarımız, birlikte olacağımız yemekhanemiz bile yoktu. Eee, böyle yetişen bir gençlikten birbirlerine bağlılık beklemek, doğrusu fazla iyimserlik oluyor. Ama şimdilerde lise 4 seneye indi, galiba saatler biraz değişmiş. Ama yine bireysel odaklılık devam ediyormuş, diye duydum. Önerilerim çok değil, ama etkili: (1) Bazılarımızın yaptığı gibi, ders dışı etkinlere mutlaka katılsınlar. (2) Arkadaşlarına mutlaka zaman ayırsınlar (3) İyi oldukları bir konuda Türkiye ve/veya dünya çapında sivil toplum örgütlerinde mutlaka aktif olsunlar.
Emekli olduktan sonra nerede yaşamayı hayal ediyor ve planlıyorsun?
En ciddi soruya gelmişiz. Kızlarım büyüdüler. Yuvadan uçmak üzereler bile. Eh, ben de 10 yıl sonra emekli olurum herhalde. 65 emekli olmak için iyi bir yaş, artık anti-aging, spor vb. uğraşlar ile emeklilik yaşı biraz yükseldi. Sağlığım elverirse, hem yarı zamanlı danışmanlık-eğitmenlik yapabileceğim, hem de kendimi balık-deniz ile meşgul edebileceğim bir yerdir, hayalim. Bunun da adı Türkiye'de Ege'dir.